Overblog
Edit post Follow this blog Administration + Create my blog
Cinema magazine News

CLINT EASTWOOD(Yaşayan en büyük sinemacı)

September 30 2014, 21:19pm

Posted by OYERS

Aktör, yönetmen, yapımcı, besteci... Karizmatik, yakışıklı ve üstün yetenekli… Clint Eastwood, yaşayan en büyük sinemacılardan... O, son derece soğukkanlı ve mütevazı aynı zamanda sabırsız ve tez canlı… Dile kolay, 79 yaşındaki bu “yalnız kovboy”, oyunculukta 54, yönetmenlikte ise 38 yılı geride bıraktı. Hollywood yıldızı olmayı asla sığınak bellemeyen, büyük bir disiplin ve çalışmak daha fazla çalışmak düsturuyla hareket eden Eastwood, bugüne dek dört kez Oscar heykelciğini kucaklamasını (toplamda 100 ödülü var) bildi. Oscar alan en yaşlı yönetmen sıfatına sahip Eastwood’un, en hızlı film çeken sinemacı olması da ayrıca takdire şayan… O, şarap gibi yıllar geçtikçe kıvamını buluyor, şaşırtarak, sarsarak ve ağlatarak sinema yürüyüşünü sürdürüyor. SON DURAK; SİNEMA Clint Eastwood, dünyayı saran büyük ekonomi buhranının ertesinde, 31 Mayıs 1930 günü San Francisco’da doğdu. Babasının işi dolayısıyla göçebe hayatı yaşadığı çocukluk yıllarının ardından Eastwood, bizdeki meslek lisesi dengi olan Oakland Teknik Okulu’nu bitirdi. O, son durak sinemaya dek birçok işe girip çıktı, neredeyse uzmanlaşmadığı alan kalmadı. Oregon’da odunculuk işi için baltasını kuşandı ve hatta giydi tulumunu demir-çelik fabrikalarında işçilik yaptı. Onu barmenlik ve cankurtaranlık da kesmedi, bir dönem pek meşhur Sunset Bulvarı’ndaki benzincide çalıştı. Müzik tutkusunu ve caz piyanistliğini de unutmayalım. Amerikan Ordusu’na 1948 yılında yazılan Eastwood, Kore Savaşı’na da katıldı ancak askerliğini cephede değil, yüzme hocalığı görevini üstlenerek tamamladı. Onun sinemada tutunması ise sanıldığı kadar kolay olmadı, birçok yapımcı, elmacık kemiklerinin çıkıklığını bahane ederek Clint Eastwood’a rol vermeye yanaşmadılar. Ancak o, beyazperdeyi sevdi ve azmetmesini bildi. 1950’li yıllarda haftalık 75 dolarlık yevmiye ile “B sınıfı” filmlerde yan karakterlere can verdi. Uzun soluklu TV dizisi “Rawhide” ise, onun figüranlıktan çıkartıp aktörlüğe taşıdı. MAĞRUR KOVBOYDAN “FAŞİST” DEDEKTİFE… “İyi, Kötü ve Çirkin”, “Bir Avuç Dolar”, “Birkaç Dolar İçin”... Ünlü İtalyan rejisör Sergio Leone’nin çektiği Spaghetti Westernleri’nde başrolü üstlenmek, Clint Eastwood’a 7. Sanat'ın kapılarını sonsuza dek araladı. Büyük bir sükunet ile beslenip gözlerini kısarak bakan, ağzının köşesine yerleştirdiği sigarasıyla karizmasına karizma katan, bu 1.93’lük mağrur ve kahraman silahşor, adını sinema tarihine altın harflerle yazdıracaktı. Avrupa turunun ardından Clint, atından inip “Kirli Harry” serisiyle şehre dadandı. 44’lük Magnum'la donanan, sert, acımasız ve kural tanımaz polis müfettişi Kirli Harry Callahan’a can veren Eastwood, yönetmen Don Siegel’in fetiş oyuncusu olmuştu. Eleştirmenlerin faşist yaftasını yapıştırmasına rağmen buz adam Harry kısa bir sürede efsane mertebesine ulaştı. 1980’lerde ayağı tökezlese de tekrar ayaklandı. Ve onun oynadığı 60’ı aşkın filmden en akılda kalanları; “Alcatraz'dan Kaçış”, “Kartal Yuvası”, “Kadın Affetmez”, “Ölümün Sesi” ve “Ateş Hattında”… Clint, ilerleyen yıllarda ufkunu açanlara vefasını gösterecekti, işte tamda bu yüzden en iyi yönetmen ödülüyle taçlandırılan güzeller güzeli kovboy destanı “Affedilmeyen”i, Leone ve Siegel’e adadı. Artık bugün biraz da yaşı gereği oyunculuktan ziyade yönetmenliğe meyletse de, -ülkemizde henüz vizyona girmeyen- bağnaz bir Kore gazisini canlandırdığı son filmi “Gran Torino”da (klasikleşmiş Ford marka araba) yine döktürüyor. "CLİNT MÜTHİŞ BİR LİDERDİR…" “Ölümün Sesi”, “Kabadaki Yabancı”, “Esinti”, “Kanunsuz Josey Wales”, “Namludaki Adalet”, “Bird”, “Yasak İlişki”, “Kusursuz Dünya”, “Gizemli Nehir”, “Milyon Dolarlık Bebek”, “Atalarımızın Bayrakları”, “Iwo Jima'dan Mektuplar”, “Sahtekâr”… Aktörlüğüne kimsenin diyecek bir lafı yok ama özellikle son yıllarda Clint Eastwood’un aklı fikri yönetmenlik koltuğunda… O hiş kuşkusuz, büyük yönetmenler Steven Spielberg, Martin Scorsese ve Francis Ford Coppala kadar üretken ve kabiliyetli… Kendi film müziğini kendisi yapıyor ve setin tek efendine itiraz etmeye kimse cüret edemiyor. Yıllardır aynı ekiple çalışan bu mükemmeliyetçi sinema adamının en büyük keyfi ise güzel hikâyelerin peşine düşmek. Son filmi Sahtekâr’ın başrol oyuncu Angelina Jolie, Empire Dergisi’ne verdiği mülakatta Eastwood için şunları söylüyor; “O, müthiş bir oyunculuk kariyeri olan son derece zeki bir yönetmen. Aynı zamanda hayatımda karşılaştığım en samimi, en dürüst insanlardan biri. O, önce bir öykünün izini sürüyor ve sonra muhteşem bir kadroyu bir araya getiriyor. İnsanlar ona saygı duyuyor, çünkü Clint Eastwood müthiş bin lider.” Clint Eastwood'un asla durmaya niyeti yok. Tam gaz, özgürlüğün siyahî sesi Nelson Mandela’yı (tabii ki Morgan Freeman canlandıracak) anlatacağı 33. filmi “The Human Factor”a hazırlanıyor. YEDİ ÇOCUK BABASI CUMHURİYETÇİ KOVBOY Her kovboy gibi Clint Eastwood’un da en büyük açmazı, muhafazakâr ve milliyetçi olmasıdır. Bushgiller familyası gibi Cumhuriyetçi cenahta yer alan Eastwood (çok şükür ılımlı sayılır), yaklaşık 20 yıl önce Kaliforniya’daki Carmel kasabasında belediye başkanlığı yaptı. Gençliğinde çapkınlığıyla tanınan Clint Eastwood’un Maggie Johnson ve Dina Ruiz ile olan evliliklerinden ise yedi çocuğu var. Yıllara meydan okuyan ve gençlere taş çıkartan bu ihtiyar delikanlı, kaya gibi katı ve ulaşılmaz görünse de hepimizi ağlatan duygusal filmler çekmeyi sürdürüyor. Ona uzun ömürler dilemek sanırım her sinemaseverin ortak arzusudur. Çok yaşa Clint… Kaynak:Alper Turgut....
Comment on this post